A&C Hukuk Bürosu

İHTİYATİ HACİZ NEDİR?

 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257. Maddesi ve devamı düzenlemeleri dikkate alındığında bir para alacağının alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Anılan kanun şu şekilde düzenlenmiştir:

İHTİYATİ HACİZ ŞARTLARI :

  1. Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
  2. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
    Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
    Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
    Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.

Anılan kanun maddesine göre alacağın teminat altına alınmamış olması ve muaccel olması gerekmektedir. İhtiyati haciz, etkin hukuki koruma çerçevesinde alacaklının hakkını korumaya ve borçlunun potansiyel mal kaçırma faaliyetlerini engellemeye yönelik olarak düzenlenmiş hem icrai hem de hukuki bir yolun özelliklerini ihtiva etmektedir. Bu yol ile alacaklı, önceden dava açmadan veya icrai takip başlatmadan borçlunun malları üzerine haciz konulmasını talep etmektedir. Diğer taraftan aynı kanunun devam eden düzenlemeleri ile anılan ihtiyati haczin haksız olması ihtimaline binaen alacaklıya da istediği ihtiyati haciz için teminat gösterilmesi de kararlaştırılmıştır. Ancak belirtmemiz gerekir ki alacaklı tarafından istenen ihtiyati haciz şayet bir mahkeme ilamına dayanıyor ise mahkeme tarafından artık alacaklı vekilinin ihtiyati haciz talebi için teminat istenemeyecektir. İhtiyati haciz şayet ilama değil de ilam niteliğindeki belgelerin düzenlendiği İİK Madde 38’deki belgelerden birine dayanmakta ise bu kez teminat hakkında karar verecek kişi ihtiyati haczin istendiği mahkemenin kendisidir. Anılan kanun maddesi şu şekilde düzenlenmiştir :

İHTİYATİ HACİZDE TEMİNAT :

  1. (Değişik madde: 03/07/1940 – 3890/1 md.)
    İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.
  2. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
  3. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.
  4. Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.

Yazılan hususlar dışında bir ihtiyati haciz talebi olduğu vakit ihtiyati haczin talep edildiği mahkeme talepte bulunan alacaklıdan teminat göstermesini talep etmek zorundadır. Teminatın tutarını ve cinsini belirleme mahkemenin takdir yetkisindedir. Ancak belirtmemiz gerekir ki mahkeme teminatı belirlerken alacaklının ve borçlunun ortak çıkarlarını koruyarak bir tutar belirtmeli, ihtiyati haczi alacaklı aleyhine güçleştirmemeli veya borçlu adına kolaylaştırmamalıdır.

İHTİYATİ HACİZ KURUMUNDA TEMİNAT GÖSTERİLMESİNİN AMACI NEDİR ?

 İhtiyatî hacizde teminat, haczin haksız olduğunun anlaşılması durumunda, ihtiyatî haciz kararının icrası nedeniyle borçlunun ve üçüncü kişinin bu yüzden uğrayacağı zararları karşılamak için gösterilmektedir. Nitekim bu amaç, teminat gösterme zorunluluğuna ilişkin düzenlemeden de anlaşılmaktadır: “İhtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96. maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur

Bir ihtiyatî haciz kararının hüküm ve sonuçları, doğrudan doğruya ihtiyatî haciz alacaklısı ve borçlusunu etkiler. Bu nedenle haksız bir ihtiyatî haczin borçluya olan etkisi ve borçluya verilebilecek zararları telafi için teminat gösterilmesi gerekliliği kolaylıkla anlaşılabilir.

Bununla birlikte ihtiyatî haciz kararı, borçlu ile sosyal ve ekonomik anlamda ilişki içinde bulunan üçüncü kişileri de etkileyebilir. Dolayısıyla ihtiyatî haciz talebinde bulunurken, sadece borçlunun zararlarını karşılamak için değil üçüncü kişinin uğrayabilecekleri zararları karşılamak için de teminat gösterilmelidir.

Hemen belirtmemiz gerekir ki ihtiyati haciz talebinde gösterilmesi gereken teminat mevcut bir zararı karşılamak için değil; verilen ihtiyati haciz kararının haksız olması sonucunda ortaya çıkabilecek zararları karşılamak için gösterilmektedir. Zira ihtiyati haciz isteyen alacaklı haksız çıkarsa, borçlunun ve üçüncü kişinin uğramış olduğu zararlardan sorumludur. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 22.02.1979 tarih, 1978/10565 Esas, 1979/2340 Karar. Sayılı kararı da bu yönde verilmiş emsal kararlardan biridir.)

İHTİYATİ HACİZ KURUMUNDA ALACAKLININ VE BORÇLU/BORÇLULARIN MENFAATLERİNİN DENGESİ NASIL SAĞLANIR?

 Hak, genel olarak hukuk düzeni tarafından korunan menfaat veya yetki olarak tanımlanmaktadır. Şekli hukuk alanlarından olan Medeni Usul Hukuku ve takip hukukunda, genellikle hakkın özünde bulunan menfaate ilişkin dengenin kişiler arasında bozulması üzerine, bu dengenin kurulmasını amaçlanmaktadır. Borçlunun borcunu ödememesi halinde alacaklının bizzat ihkak-ı hak yoluna başvurmasının hukuk sisteminde yasak olması nedeniyle, alacaklının hakkı Devlet’in en yetkili organlarından olan mahkemeler tarafıyla tesis edilmekte ve bu sayede alacaklı alacağına bizzat Türk mahkemelerinin kararı yolu ile ulaşmaktadır. Belirtmemiz gerekir ki genel doktrin görüşüne göre İhtiyati Haciz yolu öncelikle alacaklı lehine düzenlenmiş bir hukuki yolun özelliklerini göstermektedir. Nitekim İİK 258/2 maddesine bakıldığında mahkemenin iki tarafı da dinleyip dinlememekte serbest olduğu belirlenmiş; bu nedenle kanun koyucu tarafından dolaylı yoldan alacaklı yararına düzenleme yapılmıştır. Ancak yine de ihtiyati haciz müessesesinin sırf alacaklı yararına düzenlenmiş olmaması amacıyla alacaklının da ihtiyati haciz istediği mahkemeye yukarıda belirtilmiş teminatın yatırılması gerekliliği düzenlenmiştir.

İHTİYATİ HACİZ KURUMUNDA ADİL YARGILANMA HAKKI NASIL SAĞLANIR ?

 Yargılamanın hakkaniyete uygun şekilde yapılması, adil yargılanma hakkının önemli bir unsurudur. Hakkaniyet, taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunmasını ve bu eşitliğin tüm yargılama boyunca devam etmesini gerektirir. Teminat gösterme mecburiyeti bazı hallerde taraflar arasındaki eşitliği sağlamak için bir araç olabilir. Teminat gösterme mecburiyetinin bu amacı gerçekleştirdiği hallerde, teminatla yükümlü kişiden teminat alınmazsa, taraflar arasındaki eşitlik sağlanamadığından adil yargılanma hakkı ihlâl edilmiş olur. Yukarıda da belirtildiği gibi ihtiyati haciz talebinde teminat gösterilmesi zorunluluğu, borçlu ile alacaklı arasındaki menfaat dengesini sağlamakta ve adil yargılanma hakkına vücut vermektedir. Dolayısıyla teminat gösterilme zorunluluğu bulunan bir ihtiyati haciz talebinde teminat gösterilmeksizin ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği vakit artık adil yargılanma hakkının ihlalinden kolaylıkla bahsedilebilecektir. Bunun tek bir istisnası yukarıda da belirtildiği gibi bir mahkeme ilamı bulunduğunda artık teminat istenmeyecek; ihtiyati haciz başvurusunun gerekçesi olarak ilam sayılan belgelerden biri bulunduğunda ise teminat istenip istenmeyeceğine bizzat Asliye Ticaret Mahkemesi hakimi tarafından karar verilecektir.

ALACAKLI TARAFINDAN GÖSTERİLECEK TEMİNATIN CİNSİ/TUTARI NEDİR ?

 Teminatın cinsi veya tutarının belirlenmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun teminata ilişkin hükümlerine göre olacaktır. (bkz : HMK m 87) Buna göre teminata ilişkin bir davada teminatın tutarı ve şekli hakim tarafından serbestçe belirlenecektir. Teminata ilişkin bu düzenlemede kanun koyucu 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndaki düzenlemelerden vazgeçerek teminatın nev’inin belirlenmesini tamamen hakimin takdir yetkisine bırakmıştır. İhtiyatî hacizde teminatın cinsi ve miktarı belirlenirken, ihtiyatî hacizde teminat gösterilmesi ve ihtiyatî haciz müessesesinin amacından bağımsız düşünülmemelidir. Hâkim teminatın cinsini ve miktarını belirlerken, belirlediği teminatın kararın icrası nedeniyle borçlunun ve üçüncü kişinin bu yüzden uğrayacakları zararları karşılayabilecek nitelikte olmasına dikkat etmelidir.

Pratikte ihtiyati haciz isteyen tarafın sıklıkla nakdi teminat yerine teminat mektubu gösterdiğine rastlanılmaktadır. Böyle bir durumda şayet teminat mektubu gösterildi ise teminat mektubunun üçüncü kişilerin uğrayacağı potansiyel zararları karşılayıp karşılayamayacağı hususları hakim tarafından özenle dikkate alınmalı; şayet karşılayamayacağı sonucuna varılırsa artık nakdi teminat üzerinde karar verilmelidir.

Mahkemece teminat belirlenirken özellikle teminatın tutarının belirlenmesinde yukarıda da belirttiğimiz adil yargılanma hakkının ve hak arama özgürlüklerinin de ihlal edilmemesi gerekmektedir. Nitekim teminatın hayatın olağan akışından düşük olarak belirlenmesi artık borçlu aleyhine bir durum oluşturacağından adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelecek; teminatın olağanüstü bir miktarda belirlenmesi ise davacı/talepte bulunanın hak arama özgürlüğünün kesin bir sınırla ihlal edilmesi sonucunu doğuracaktır. Uygulamada ise alacaklıdan genellikle %10 ila %15 tutarında teminat alındığı ifade edilmektedir. Ancak bu kıstaslar hakimin TMK 1’e göre teminatı belirlemede ölçüleri olsa da hakimi tamamen bağladığı anlamına gelmez. Nitekim Yargıtay iş kazası nedeniyle %100 oranında sürekli iş göremez hale gelen işçinin ihtiyati haciz talebinde bulunması üzerine mahkemenin belirlediği %10’luk teminatı dava konusunun değeri de dikkate alınarak yüksek bulmuştur. (bkz : Yargıtay 21. HD 10.04.2013 Tarih, 2013/5214 Esas, 2013/7168 Karar)

İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ

 İcra İflas Kanunu’na göre, ihtiyati haciz kararına itiraz sebepleri sınırlı sayıdadır. 538 sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ardından ihtiyati haciz kararına karşı teminat nedeniyle itiraz yolu mümkün hale gelmiştir. (İİK 265/1) Teminat hakkında yapılabilecek itirazlar çeşitlilik gösterebilir. İtiraza hakkı olan kişi, teminatın hiç gösterilmemiş olmasına veya teminatın tutarına muhalefet yolu ile itiraz edebilir.

Borçlu ve menfaati ihlal edilen üçüncü şahıslar, ihtiyati haciz kararına karşı itiraz edebilirler. (İİK 265/1,2) İhtiyati haciz kararına karşı itiraz imkanının bulunması, borçlu ve üçüncü kişinin menfaatlerinin korunmasına katkı sağlayan önemli bir araçtır. İhtiyati haciz kararından zarar görebilecek kişiler en başta borçluların kendileri, sonrasında karardan menfaati ihlal edilen üçüncü kişilerdir. Haczin bu kişilere sirayeti düşünüldüğünde hem borçluya hem de menfaati ihlal edilen üçüncü kişilere itiraz hakkının tanınması; yukarıda da özellikle belirttiğimiz adil yargılanma hakkının tesisi anlamına gelmektedir.

İhtiyati hacze karşı itiraz süresi 7 gündür. Bu süre borçlu için, şayet borçlu hacizde hazır bulunduysa hacizden itibaren; haciz bulunmadıysa tutanağın kendisine tebliğinden itibaren başlar. Üçüncü kişiler de haczi öğrendiği tarihten itibaren bu 7 günlük süre başlamaktadır. Bu süre hak düşürücü mahiyettedir. İhtiyati hacizde itirazda görevli ve yetkili mahkeme kural olarak ihtiyati haciz kararını veren mahkemedir. Ancak alacaklı ihtiyati haciz kararından önce ayrıca bir alacak davası tesis etmişse itiraz alacak davasının görülmekte olduğu bu mahkemeye yapılacaktır.

İtiraz üzerine mahkeme duruşma günü tayin etmekte ve alacaklı ile borçluyu / itiraz eden şahsı duruşmaya davet eder. Taraflardan birisi duruşmaya gelirse her iki taraf da dinlenir; biri gelmezse diğeri dinlenerek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir